Blog Yazılarım
TERCİH ETMEK Mİ, İHTİYACI OLMAK MI?
TERCİH ETMEK Mİ,
İHTİYACI OLMAK MI?
Hayat koşuşturmalar ve yapılması
gerekenlerle dolu. Hayat kalitemizi arttırmak adına hoşlandığımız ve
hoşlanmadığımız şeyleri tanımlayıp standartlar oluşturuyoruz. Bazen bu
standartlar bizi farklı düşünmekten alıkoyup mutsuz edebiliyor.
Bir şeyi tercih
etmek ile zorunda olmak (ihtiyacı olmak) arasında bir fark var mı?
Ne dersiniz?
Konuyu basit bir
örnekle açıklayayım. Türk kahvesini severim. Her gün 1 fincan içerim. Annemden
ve eşimden edindiğim bir alışkanlık.
Diyelim ki ‘Her
gün Türk kahvesi içmem gerekiyor( ihtiyacım var)’ şeklinde düşünüyor olsam
nasıl olur.
Türk kahvesini
içmediğim zamanlar gergin olabilirim. İş yerimde çalışanlarım kahve getirmezse
kızgın olabilirim, eşim Türk kahvesi yapmazsa ona karşı kızgın
tavırlar sergileyebilirim. Bu gerginliğim bütün günüme ve diğer işlerime de
yansıyabilir. Evde veya işyerinde Türk kahvesi bittiyse ve alınmadıysa
bozulabilirim. Peki, ikinci senaryomuzda da şöyle düşündüğümü varsayın ‘Türk
kahvesi içmeyi tercih ederim’.
Bu düşünce
şeklinde bir rahatlama var. Kahveyi o gün içmiş olmam veya olmamam beni
rahatsız etmez. İçemezsem kimseyi suçlamam, kimseye kızmam çünkü kahve sadece
tercih durumudur. Kahve içtiğim zaman mutlu olurum. Onu yapan insanlara
teşekkür ederim. Kahveyi bu arada bazen ben bazen de eşim yapar. J Tercih
etmek beni özgürleştirir. Zevk alınacak bir şey olabilir ama hayattaki tek
önemli şey bu değildir. Bir düşünce şekli tavrımızı nasıl etkiliyor öyle değil
mi?
Hayatta fizyolojik
ve güvenlik ihtiyaçlarımız kısacası Maslow ihtiyaç piramidindeki temel
ihtiyaçlarımızın dışındaki her şey bir tercihtir.
Fizyolojik ve Güvenlik ihtiyaçlarımız genelde hayatta kalma ve tutunabilmek
yani bedensel ihtiyaçlarımızı karşılıyor diğer ihtiyaçlarımız ise psikolojik ve
ruhsal ihtiyaçlarımızı karşılıyor.
Psikolojik ve ruhsal
ihtiyaçlarımızı başkalarından beklemeden kendi içimizde çözümleyebilme şansımız
var. Kısacası bu seçimler zorunluluk değil tercih meselesi
olarak elde edilebilir.
Hayatta ne kadar seçme
şansımız var ise kendimizi o kadar özgür hissederiz. Kısıtlamalar özgürlüğü
azaltır bizlerin üzerine baskı uygular.
Birçok danışanım
seçeneği olduğu halde bir kişiye veya olaya bağımlı olduğunu, başka seçeneğinin
olmadığını düşünüyor. Çözüm üretmek için, seçenek üretmek gerekir. Olaylara
farklı bakmayı bilmek kişileri özgürleştirir. Herhangi bir işi yapmak
zorundayım demek yerine, bu işi başka kişi ile başka işle, başka okulla veya
bir şekilde başka yolla yapabilirim demek bizi rahatlatır, özgürleştirir.
Zorunluluklarınızın az,
seçimlerinizin bol olduğu bir hayat dilerim.
Taner Akçakanat
Geçmiş Yaşam Terapisti
ve Spiritüel Yaşam Koçu