Blog Yazılarım
Şanssızlık mı, Büyüme Şansı mı?
Şanssızlık mı, Büyüme Şansı mı?
Başımıza gelen bazı olaylar bazen bizi çıldırtıyor ve neden yine
ben, dedirtecek kadar yaşamımızı sorgulamamıza neden oluyor. Bazen de işlerimiz
kolayca halloluyor. Biz yaşamımızda her şeyin kolayca hallolmasını, herhangi
bir zorlukla karşılaşmamayı istiyoruz. Yani hiç para kaybetmemeyi, hiç işten
kovulmamayı, hiç dolandırılmamayı, kaza yapmamayı ve sizin aklınıza gelen diğer
şeylerin olmamasını istiyoruz.
Eğer gerçekten bu tip olayları hiç yaşamazsak, kendimizi değiştirme
şansımız olur muydu? Kendi gücümüzün ve eksikliklerimizin farkına varabilir
miydik? Hiçbir zorluk olmadan herhalde “Yedisinde neyse, yetmişinde de aynı” sözüne
uygun bir kişilik tiplemesi ile hayatımızı geçirirdik. Aslında başımıza gelen
olaylar değil, o olaylara nasıl tepki verdiğimiz önemli. Eşimize, arkadaşımıza,
ailemize karşı nasıl tepki verdiğimiz kişiden kişiye değişiyor. Aynı olaylara
farklı insanlar farklı tepki veriyorlar. Bizim için önemli olan şeyler
başkaları için o kadar önemli olmayabiliyor.
Olaylara verdiğimiz tepkiler genelde eşimizin, arkadaşımızın,
içimizde olan bir eksikliği canlandırdığı için oluyor. İçimizde değersizlik,
gelecek korkusu, güvensizlik, kaygı gibi duyguların kabarması sonucu tepki
veriyoruz. Bu eksiklikleri hissetmeyen kişiler karşılaştıkları benzer olaylara bu
tepkileri sergilemiyorlar. Olaylara tepki verdiğimizde karşı tarafın değişmesi
gerektiğini düşünüyoruz ama kendimizde bir şeyleri değiştirmeyi genelde
düşünmüyoruz. Yaşanan olaylar genelde iki taraflı oluyor. Yani iki tarafın da
öğreneceği şeyler çıkıyor. (Burada uç örneklerden bahsetmiyorum.)
Bizde değişim yaratan şey başımıza gelen olaylar değil, bu
olayların içimizde yarattığı değişimlerdir.
Yaşadığımız kötü olayların içindeyken olayların şokunu, etkilerini
yaşarken bizde yarattığı değişimi göremiyoruz. İçimizdeki sızıların dinmesi
gerekiyor. Bu süreç geçtikten sonra aldığımız kararlar ve hayata bakış
açımızdaki değişiklikler bizde bir değişim yaratıyor. Bu değişimler bizi daha
güçlü, daha dayanıklı, daha kararlı, daha bilge kılıyor; kendimizi tanımamıza
yardım ediyor.
Eğer başımıza gelen olaylardan sonra herhangi bir değişim süreci
yaşamıyorsak, bir şeyi değiştirmiyorsak tekrar ve tekrar benzer olayları
yaşamaya devam ediyoruz. Bu süreç kendimizdeki değişimi yapana kadar sürüyor.
Bu noktada kendimizi şanssız, kısmetsiz hissedebiliyoruz.
Aynı olayları yaşıyorsak ve içindeki dersleri bir türlü
alamıyorsak, yaptığım “Anda Olma Çalışmaları”çözüme
ulaşmaya faydalı olabilir. Bazen farkında olmadığımız bilinçaltı
kayıtlarımızdan dolayı verdiğimiz tepkiler hayatımızı yönetiyor olabilir.
Danışanlarımda genelde onların farkında olmadığı veya deneyip bir türlü
değiştiremediği tepkilerin yol açtığı olayları görüyoruz.
Yapmamız gereken değişimi hiç yapmadan da bir hayat sürmek mümkün ve
bunu yapan birçok insan var. Bir şeyleri değiştirmeye karar verdiğimiz anda bu
süreç ilk karşılaştığımız sıkıntılı olaydan itibaren güçlenerek geldiğinden
değişim daha hızlı, daha güçlü oluyor. Bu durumdan anlaşılacağı üzere yaşanan
hiçbir süreç boşa gitmemiş oluyor. Değişim bazıları için kısa zamanda, bazıları
için de son noktaya gelinceye kadar direnerek uzun sürede gerçekleşiyor.
Bu durumda, eğer hiç meydan okuyucu olay yaşamıyorsak kendimizle
ilgili hiçbir şeyi değiştirmiyoruz ve değiştirmek istemiyoruz demektir. Aslında
hayatta daha fazlasını arzu etmiyoruz demektir. Daha fazla potansiyelimizi
kullanmak üzere mutlaka meydan okumalar olacaktır. Farklı bir şeyleri yapmaya cesaret
ettiğimizde reddedilmeler ve hayal kırıklıkları olabilir.
O zaman yaşadığımız küçük büyük olaylar, bir lanet veya şansızlık
değil, bir büyüme fırsatıdır. Olaylardan dolayı kaybettiğimiz paraya, zamana,
emeğe değil, bizde yarattığı değişime odaklanmalıyız. Kaybettiğimizi
düşündüğümüz şeyler genelde telafi edilebilir ama bize kazandırdıkları içsel
katkılar kalıcı değişimlerdir. Ödüller burada yatmaktadır. Bu değişimler bize
hayat boyu hizmet edecektir ve birçok olumlu kazanımları olacaktır.
Eğer bu olaylardan sonra bir şeylerin farkına varmışsak, bazı şeyleri
farklı yapmaya, davranmaya başlamışsak olayların içindeki hediyeyi almışız
demektir.
Bu, biraz da bilgisayar oyunlarına benziyor; oyunlarda bir seviyede
uzun zaman aynı engelleri aşmak üzere oynadığımızda hemen sıkılıyoruz, oyunun
seviyesinin artmasını, zorlaşmasını istiyoruz. Başlangıç seviyesinden, orta
seviyeye ve daha sonra uzman seviyesine çıkmak istiyoruz. Zorlaşan seviyeleri
aştıkça oyundan daha çok zevk alıyoruz, daha fazla oynamak istiyoruz.
Yaşadığımız olayların çoğu zaman nedeni ve özeti de bu. Alınan ödül ise puanlar
değil, kalıcı değişimler, kararlar ve hayata bakış açıları oluyor.
Son zamanlarda üst üste olaylar yaşıyorsanız, bu bir üst seviyeye
çıkmaya hazırsınız demektir. Daha fazlasını öğrenmeye, gelişmeye hazırsınız
demektir.
Bu bilgilerin ışığında sizce ilişki problemleri, boşanmalar,
dolandırılmalar, aldatmalar, tartışma çatışmaları bir lanet mi yoksa bir büyüme
şansı mı?
Kararı size bırakıyorum.
Yolunuz sevgi ve ışıkla aydınlansın. Farkındalıklarınız bol olsun...