Blog Yazılarım
İşlerimizi Daha Fazla Büyütmek İçin Nasıl Bir Enerjide Olmak Gerekir ?
MÜŞTERİ BULMAK
Bir katılımcı Esther’e sorar:Ben üç yıldır sizi yakından takip ediyorum ve çekim
yasası uygulamasını özellikle iş hayatında uygulayarak sonuç almak istiyorum.
Özellikle siz pazarlamanın, iş bulmanın, müşteri bulmanın hakkında çekim
yasasıyla bağlantılı bilgiler vermiştiniz ve ben özellikle bu konuda sizden
bilgi almak istiyorum.
Esther cevap verir: Direkt bir şeyler söylemeden önce şunu söylemek
istiyoruz. İlk adım olarak senin kendinle bir uyumlanma içinde, bir barış
içinde olman gerekiyor. Esther devam eder. Şunu söyleyebiliriz. Çekim yasası
bir kanundur, yerçekimi kanunu gibidir. Bazen çalışır, bazen çalışmaz gibi bir durum
söz konusu değildir. Her zaman işleyen
bir yasadır. Her zaman sizin titreşiminize cevap verir. Çekim yasası her zaman
istikrarlıdır. Bazı zaman çalışır, bazı zaman çalışmaz diye bir şey de yoktur. Çekim
yasası iki tane önemli noktadan etkilenir. Bir tanesi, sizin sözlerinize,
düşüncelerinize, sizin hareketlerinize cevap olarak gelir. İkincisi de sizin
isteklerinize karşılık olarak gelir. Bu herhangi bir şeyi pazarlama konusuna
gelince, siz bu pazarlama noktasına gelmeden önce zaten istediklerinizi,
sizin istek sepetinize önceden koydunuz.
Siz varlıklı olmayı istediniz, siz zengin olmayı istediniz, siz bolluk içinde
yaşamayı istediniz. Siz zaten bunları herhangi bir şeyi pazarlamayı düşünmeden
önce herhangi bir şeyi tanıtmayı düşünmeden önce zaten istek sepetinize koymuştunuz. Siz bundan önce bütün istediklerinizi istek
sepetinize parça parça işlediniz, koydunuz. Zaten siz bir şeyi pazarlamak
istediğinizde, bu parçalardan almaya başlıyorsunuz. Bir şeyi pazarlamak ve
tanıtmak istediğinizde insanların bunlardan faydalanmasını, insanların bunları
bulmasını istiyorsunuz. Siz insanların
bundan faydalanmasını ve bulmasını istiyorsunuz. Siz insanların bundan
faydalanmasını ve bulmasını istiyorsunuz. Yani siz bunu tekrarlayarak bu
isteğinizin ne kadar güçlü hale geldiğini vurgulamaya çalışıyorsunuz. İsteğiniz
güçlü hale geldiğinde sizin bu istek sepetinizdeki istedikleriniz de belirgin
hale gelip iyice güçlenmektedir. Siz bu istediklerinizle uyumlu halde misiniz?
Zaten sizin müşterileriniz orada mevcut, sizin orda bekleyen müşterileriniz
zaten var. İşte birçok insanın pazarlama konusunda anlamadığı da bu. Birçok
insan bu uyumlanma noktasının dışında durarak, pazarlama konusunda uyumlanmanın
dışındaki taktikleri , yöntemleri uygulayarak zaten uyumlanma dışında olduğu
için işe yaramayacak taktikleri kullanıyor. Burada yapılacak şey dışarıda
müşteri bulmak değil, zaten siz bu isteği sepete koydunuz ve şu anda sizin
işinizle ilgili insanlar sırada bekliyorlar. Size bu konuda gerçekten şaka
yapmıyoruz. Asıl soru; SİZ SİZİN İSTEĞİNİZLE NE ZAMAN UYUMLU HALE GELECEKSİNİZ?
Size bununla ilgili de şunu söyleyebiliriz: Sizin istediğiniz zaten yapılmış
durumda, burada eksik olan bir şey yok. Sizin istediğiniz şeyler şu anda
yaratılma durumunda değil. Zaten yaratılmış durumdadır. Sizin yürüttüğünüz
pazarlama kampanyaları milyonları çekmek için yaratılan bir kampanya değil,
sizin kendinizi bunun içine çekme kampanyası. Bunu yapmanın yolu da bunu
yapmanın ne kadar iyi olduğunu, bunu yapmanın ne kadar çekici olduğunu
söylemek, bunlardan bahsetmek, zaten istediğiniz şeylerin olduğunu varsaymak ve
öyleymiş gibi davranmak, sizin istediğiniz şeylerle ilgili yaydığınız enerjinin
, bu istediğiniz şeyler olduğundan dolayı mı bu enerjinizi yaydığınızı yoksa
istediğiniz bir şey olduğu için mi veya öyle olduğunu varsaydığınız için mi
yaydığınızı bilmez. Sadece sizin yaydığınız enerjiye karşılık verir. Siz bir film
veya senaryo için seçilmek üzere giden aktörlere veya bir iş için mülakata
seçilmek üzere giden çalışacak kişilere hep şunu söyleriz SİZ ONLARI KONTROL
EDİYORMUŞ GİBİ HİSSEDEREK GİDİN deriz. Yani ben ne istediğimi biliyorum ve bu
istediğimle olan enerjiyi, olayları dengele gibi bir istekte bulunuyorsunuz
evrenden. Siz bir şey yapmaya çalıştığınızda, onunla ilgili ben öyle olduğunu
biliyorum tavrı içine girdiğinizde, istediğim şey olduğunda böyle olacak,
böyle hissedeceğim, böyle duygular
içinde olacağım diye duygularınızı da katarak bir şeyleri olmuş gibi
düşündüğünüzde konuştuğunuzda o zaman istediğinizle uyumlu hale gelmiş
olacaksınız.
Katılımcı şöyle devam eder: Bugün farkına vardığım şeylerden bir tanesi de şu:
Benim sunduğum ürünleri alan müşterilerin, pozitif taraflarını düşünüp yazmaya
başladığımda,..
Esther bu noktada devreye girer: Bu yaptığın şeyin seni nasıl hissettirdiğinin
farkında mısın? Kendinizi işin içinde hayal ederken bu harika işin içinde, bu
harika fırsatın içinde, bu harika ürünleri sunarken, bu harika müşterilerle
buluşurken gibi kelimelerle arkasından da bunları hissederek kendinizi
gördüğünüzde bir şeyler hareket etmeye başlar. Siz uyumlu hale geldiğinizde,
uyumlu haldeyken durumunuzu ne kadar çok kelime ile takdir ettiğinizde o kadar
iyi ama uyumlu olmayan bir pozisyonda ne kadar kelime kullanırsanız o kadar
sizi aşağı çeken bir duruma gidersiniz. Bazen insanlar sorar: İstediğimiz şeyle
ilgili çok mu detaylı olalım yoksa biz geride durup çok fazla detayda
bulunmayalım mı? Siz istemediğiniz bir şeyi hissettiğinizde siz tercih etme
kelimesini kullanırsınız ve siz ne istediğinizi net olarak bildiğinizde oraya
doğru yönelmeye başlarsınız.Ne kadar güzel bir dünyada yaşıyorsunuz ki
istemediğiniz şeyleri görüp oradan tercih ettiklerinizi içinden çıkartıp oraya
yönelme şansınız var. Böylece siz aslında mükemmel yaratıcılar haline
geliyorsunuz. İstediğiniz şeyleri netleştirip onları hayatınıza geçirme şansını
elde ediyorsunuz. Bu aslında inanılmaz güzel bir denge.
Katılımcının bir sorusu var: Aslında anlayıp anlamadığımı test etmek istiyorum. Aslında
benim iş ile ilgili sorduğum soruda eksik parça kendimdim. Benim kendimi uyumlamam
gerekiyor öyle mi?
Esther cevap verir: Evet size
senelerdir öğretilen yanlış bir öğreti var ve siz şöyle diyorsunuz: Ben
istediklerimi bir şeyler yaparak elde etmeliyim diyorsunuz. Aslında ben
titreşimimi enerjimi istediğim yönde ayarlamalıyım demek yerine bir şeyler
yapmalıyım diye kendinizi yönlendiriyorsunuz. Kendi kendinize diyorsunuz ki ben
bazı şeyleri kontrol ederek belli şeyleri elde etmeliyim veya uyumlanma içine
girmeliyim diyorsunuz. Kontrol etmesi zor olan veya imkansız olan şeyler için
çaba harcıyorsunuz. Çoğu insanın eksik olan parçası , tamamlaması gereken kısmı
kendileri bu dünyada sadece fiziksel varlık değil aynı zamanda fiziksel olmayan
bir kaynağın uzantısı olmalarının farkında olmamaları. Bir sonraki eksik parça
ise çekim yasasının onların verdiği enerjiye karşılık vermeleri, bunu
anlamamaları. Bir başka kaçırdıkları nokta ise her neyse şu anki konumları
bununla ilgili bir şeyler yapabilecekleridir, değiştirebilecekleridir. Ve en önemli nokta ise çevremde olan
şeyleri kontrol edemem ama düşüncelerimi, hissettiklerimi kontrol edebilirim
tavrına sahip olmak. Ve olan şeylere olan reaksiyonlarımızı kontrol
edebileceğimizi bilmek. Bir defa bunu anladığınızda işte o zaman uyumlu hale
gelirsiniz. Ve böyle olduğunda dışarıda ne olursa olsun olaylar sizin
istediğiniz yönde olmaya başlar.
Katılımcı sorar: Yine pazarlamayla ilgili bir şey sormak istiyorum.
Çoğu zaman müşterilere bir fikri anlatmak istediğinizde bir hikaye söylersiniz
ve karşıdaki insanda “aa bunlar kulağa hoş geliyor “ gibi şeyler söylerler.
Esther cevap verir: Aslında burada size diyoruz ki siz normal bir
pazarlama dünyasında değil, siz titreşimsel bir pazarlama dünyasındasınız.
Sizin yaydığınız enerji önemli. Söylediğiniz kelimeler değil sizin yaydığınız
enerji önemli. Biz esther’e diyoruz ki siz yeni bir kitap çıkarırken kitabın
kapağında ne olduğu, ne yazdığı veya şeklinin nasıl olduğu çok önemli değil
aslında.
Esther devam eder: Yine bu sizin öğrendiğiniz yanlış hikayeden
kaynaklanıyor siz, karşı tarafı ikna etmek için doğru kelimeleri kullanmak, onlara
doğru kelimelerle belli aksiyonlarla belli şeyleri yaptırmakla ikna
edebileceğinizi düşünüyorsunuz. Biz de size diyoruz ki tekrar ve tekrar bu
dünya titreşim dünyası. Her şey enerjiden ve onun yaydığı titreşimden mevcut. Dolayısıyla
karşı tarafa kullandığınız doğru kelimelerden daha ziyade sizin yaydığınız
enerji önemli. Ve size diyoruz ki yaptığınız şeye 100% inanmanız lazım. Sizin
verdiğiniz ürün ve servise, yaptığınız şeye 100% inanarak bir enerji
yaymalısınız. Bunu yaptığınızda insanlar sizin sunduğunuz şeylere gelip
yapışmaya başlayacak. Ve sizde orada
olacaksınız.
Not:
Yukarıdaki yazı Esther Hicks’in seminerinden dinlenerek yapılan bir çeviridir.
Çeviren: Taner Akçakanat