Taner Akçakanat - Geçmiş Yaşam Çalışması (Anda Yaşama Çalışması) +90 553 918 4812
Ana sayfa| Hesabım / Üyelik | EN

Blog Yazılarım

Faydalı Makaleler

Çakralar


İnsan bedenini çevreyeleyen elektromanyetik alana aura denir. Aura  evrensel enerji ile beslenir. 
Auranın yedi ana enerji merkezi vardır. 
Bunlara Çakra denir.

Çakra, Sanskritçe’de tekerlek anlamına gelir. Bedenimizin içerisinde çakralar olarak bilinen yedi temel enerji merkezi hormonal salgı bezlerinin ve büyük sinir ağlarının üzerinde ya da çok yakınında olup belirli noktalarda omurgayla kesişirler.

Her çakra, varlığımızın-büyüme ve sağlığı da kapsayan-çeşitli fonksiyonlarını kontrol eden hormonal sistemdeki bir salgı bezi ile bağlantılıdır. 

Bu salgı bezlerinin fonksiyonlarındaki ağırlaşma; hayata bakışımız, ruh halleri, davranışlar ve mücadele yeteneğimiz üzerinde etkiler meydana getirecektir. 
Salgı bezlerinin durumuna bağlı olarak; sıkıntılı. öfkeli, korkulu, kötümser ya da mutlu, huzurlu, güvenli ve iyimser hale gelebiliriz. 
Salgı bezleri beyine ve buradan da varlığımızın duygusal, zihinsel ve spiritüel yönlerine bağlıdır. 

Bu çakraların fiziksel bedenimizde bulundukları yerlerdeki kısımları, kendileri ile ilişkili olan (duygusal-zihinsel) hallere bağlayan iletkenler gibidir.

Hasta olmak suç değildir, hastalanmak, hayat deneyiminin bir parçasıdır ve herkes bu deneyimden farkında olarak ya da olmayarak geçer.

Zihninizi, bedeninizi ve ruhunuzu iyileştirmede etkin ve olumlu bir rol oynayabilirsiniz.
Çakraların içerdikleri yetenekleri hayatımızda kullanmak için amaç; her çakradan yayılan enerjinin farkına varmak ve gerektiğinde o çakra üzerinde çalışmaktır.

Bedenlerimiz, iç içe geçmiş karmaşık dünyalar gibidir. Nerede başladığını ve nerede bittiğini biliriz, fakat çok büyük ve hiçbir zaman anlayamadığımız gizemlerle doludurlar. İnsanın tasarlamış olduğu hiçbir makine insan bedeni kadar karmaşık ve ustalıklı değildir

Her çakra, varlığımızın-büyüme ve sağlığı da kapsayan-çeşitli fonksiyonlarını kontrol eden hormonal sistemdeki bir salgı bezi ile bağlantılıdır. Bu salgı bezlerinin fonksiyonlarındaki ağırlaşma; hayata bakışımız, ruh halleri, davranışlar ve mücadele yeteneğimiz üzerinde etkiler meydana getirecektir. 
Salgı bezlerinin durumuna bağlı olarak; sıkıntılı, öfkeli, korkulu, kötümser ya da mutlu, huzurlu, güvenli ve iyimser hale gelebiliriz.

1.Kök Çakra
Kök çakra güven ve güvensizlik ile ilgili düşüncelerden etkilenir. 
Yaşamınıza ve yaşamınızdaki insanlara güvenle yaklaştığınızda olumlu etkileşimler çakranızın düzenli çalışmasına yardım eder. 
Güven sorunu ise kök çakrayı bloke edecektir. Yaşamınızda bazı zorluklarla karsılaştığınızda bu zorluklara bakış açınızda kök çakrayı oldukça önemli ölçüde etkiler. 
Eğer zorluklara karşı esnek ve sorunları aşabileceğinize dair güçlü bir inançla bakıyorsanız kök çakra bundan olumlu olarak etkilenirken ben bu sorunu aşamam, elimden bir şey gelmez inancınız kök çakranızı bloke edecektir.
Dünyanın hepimizin evi olduğu ve hepimizin bu evde birlikte yasayan bir aile olduğu inancını yaşam felsefesinin bir parçası yapmış bir insanın kök çakrası bundan oldukça olumlu olarak etkilenecektir.

2. Sakral Çakra
Zihinsel olarak kendinizi çeşitli kalıplarla sınırlamamanız ve önyargılardan arınmanız sakral çakranızın çalışmasını olumlu olarak etkileyecektir. Zihinsel olarak keskin görüşlere sahip olmayan, esnek düşünebilen ve olaylara önyargısız yaklaşan insanların sakral çakraları çok daha pozitif bir durumdadır.
Sakral Çakranın direk cinsellikle ilgili olduğunu düşünürsek cinsel olarak saplantılı düşüncelere ve duygulara sahip olmamanızda sakral çakranızın olumsuz olarak çalışmasına katkıda bulunacaktır. Yaşamı doğal akışında algılamanız ve ilerlemekten, değişimden korkmamanız da sakral çakranın dengeli çalışması acısından çok önemlidir. 
Önüne sürekli set çeken, yeni yaşam deneyimlerinden korkan ve ne olursa olsun durumunu muhafaza etmeye çalışan insanların sakral çakralarında çeşitli blokajlar ve sorunlar oluşacaktır. 
Yaşamı geldiği gibi yaşamak ve gelecekle ilgili endişelerden yâda abartılı beklentilerden kaçınmak sakral çakranın dengesi açısından önemli olacaktır.

3. Solar Pleksus Çakra
İrademizi ne şekilde kullandığımız ve amaçlarımıza ulaşmaktaki yöntemlerimiz solar pleksus çakrayı oldukça önemli bir biçimde etkiler. İrademize hâkim olamamız ve düşüncelerimizle eylemlerimizin farklı olması bu çakranın düzgün çalışmasının önündeki en önemli engellerden biridir. 
Ayrıca yaşam amaçlarımızı doğru tespit edememiş olmak ve kendimize bir rota çizmeden günübirlik yaşıyor olmamızda solar pleksus çakrayı bloke eden bir diğer etkendir. 
Otoriteyle olan ilişkilerimizin dengesizliği, aşırı boyun eğen yâda isyan eden yaklaşımlar solar pleksus çakramızın çalışma düzenini olumsuz olarak etkileyecektir. 
Bir birey olarak değerli olduğumuzu bilmek, toplumsal yaşamın  dışında kendimize ait bireysel kimliğimizi benimsemek, kendi değer yargılarımıza ve yaşam felsefemize uygun bir yaşam biçimi oluşturmak, standartlarımızı belirlemek ve bunlara uymak solar pleksus çakrayı dengeli çalışmasındaki en önemli öğeler olacaktır. 
Ayrıca sorumluluklarımızı ne ölçüde kabullendiğimiz ve zevkle yerine getirdiğimizde bu çakramızı derinden etkilemektedir. 
Sorumluluklarımızı yerine getiriyor bile olsak eğer bunu isteksizce ve sevmeden yapıyorsak solar pleksus çakrayı çok olumsuz olarak  etkileyecektir. Sevgi ve duygusal tatmin yoksa solar pleksus çakranın bloke olması kaçınılmazdır.

4. Kalp Çakrası
Kalp çakrasını en fazla etkileyen şey sevgi anlayışımız ve diğer insanlarla sevgi alışverişimizdir. 

Sevgi kavramına bakış açımız yada sevgiyi yaşama şeklimiz “eğer” yada “çünkü” türü bir anlayışsa kalp çakramız önemli ölçüde bloke olacaktır. 

“Eğer benim dediklerimi yaparsan seni severim” yada ” Seni seviyorum çünkü bana karsı çok hoşgörülüsün” tarzı bir sevgi türü kalp çakrasının olumlu olarak çalışmasına bir katkıda bulunmadığı gibi tam tersi bir etki  yapacaktır. 
Ancak “RAĞMEN” türü bir sevgi anlayışı kalp çakrasına olumlu etki yapacaktır. 

“Seni çok sinirli olmana rağmen seviyorum”, ” Seni beni anlamamana rağmen seviyorum” yaklaşımı kalp çakrası için en doğru sevgi türüdür. Evrensel olarak tüm insanların bir bütün olduğunu anlamak ve evrensel sevgi kavramı içinde yaşamak kalp çakrasının en önemli besinidir. 

Affetmek de kalp çakrasının dengeli çalışması için oldukça önemli olan bir kavramdır. 
Affetmeyi bilmek ve gerçekten affedebilmek insanın üzerindeki negatif enerji yükünü alan ve hatta hücrelerini bile yenileyen duygudur. Başkalarını affetmek kadar kendimizi de affetmek çok önemlidir. 

Geçmişteki hatalarımız, kendimizi yargıladığımız bazen de artık düşünmek istemediğimiz ancak içimize bir yerlere gömdüğümüz suçluluk duyguların sürekli içimizde taşımamız hastalıklara yol açan en önemli etkenlerden biridir. 
Kalp çakrasının bağışıklık sistemiyle ilgili olduğunu düşünürsek kendimizi ve başkalarını sevgiyle affetmenin hastalıklara karsı direncimizi nasıl etkileyeceğini daha iyi anlayabiliriz.

5. Boğaz Çakrası
Boğaz çakrasını en fazla etkileyen düşünce biçimi dürüstlüktür. 
Dürüstlük sadece doğru konuşma, yalan söylememe olarak algılanmamalıdır. 
Elbette yalan söylemekten kaçınmak boğaz çakrasının dengeli çalışması için çok önemlidir. Ancak kişinin kendine karşı dürüst olması da en az başkalarına karşı dürüst olması kadar önemlidir. Gerçekten istediğimiz gibi bir hayat mı yaşıyoruz? Bundan sonra ne yapmak istiyoruz? 
Kendimizi gerçekten bağışladık mı? 
Gerçekten ona kızgın mıyız? 
Bu ve bunun gibi birçok soruya çoğu zaman cevaplar vermekten kaçınırız yada kendimizi kandırırız. 

Belki yaşam koşullarımız istediğimiz gibi olmayabilir ve su anda bunu değiştirmek için elimizden birşeylerin gelmeyeceğine inanabiliriz ama bunu kabul etmek yerine ben hayatımdan memnunum, ne yapalım buda fena değil demek bize çok daha fazla zarar verecektir. 
Oysa ben bu durumdan memnun değilim, aslında şunları istiyorum ve bundan sonra bu durumu değiştirmek için yaşamımda elimden geldiğince değişimler yapacağım seklinde bir düşünce boğaz çakramızın dengeli çalışması için çok önemli olacaktır. 
Boğaz çakrasını olumsuz olarak etkileyen bir diğer düşünce biçimi gerçek düşüncelerimizi ve duygularımızı açıklamaktan kaçınmamızdır. 
Bu kendimize verdiğimiz değerle ve özsaygımızla yakından ilişkilidir. 
Hayır demeyi bilmemek, kimseyi kırmamak için herkese iyi davranmaya çalışmak ve söylemek istediklerimizi içimize atmak boğaz çakramızın çalışma düzenine zarar veren diğer tutumlardır.

6. Alın Çakrası (3. Göz Çakrası)
İçimizden bazen bir ses gelir ve bize hayır yanılıyorsun doğru olan bu değil der. 
Ancak biz bu sesi bir an için duyar sonra aklımızın bize söylediğini yapmayı tercih ederiz. 
Bu ses ciddiye alınmadıkça kısılır ve sonunda duyulamayacak kadar az çıkmaya başlar. Bu ses bizim yüksek benliğimizin sesidir ve kendini ifade etme şekli de sezgilerdir. 
Yüksek benliğimiz bizimle sezgisel olarak konuşur ve oldukça kırılgandır. Onu dinlememek yada anlamaya çalışmadan sadece mantığımıza güvenmek bir sure sonra susmasına neden olacaktır. 

Alın Çakramız yüksek benliğimizle irtibatımızın sağlandığı ve sezgilerimizin kaynağının bulunduğu merkezdir. Bu çakranın düzgün ve dengeli çalışması içimizden gelen bu sese kulak vermemiz ve ona güvenmemizle mümkün olacaktır. 
Sezgilerimizi takip ettiğimiz ve onlara değer verdiğimiz surece yüksek benliğimizin sesi daha çok çıkar ve artık onunla bağlantı kurup istediğimiz cevabi almamız çok kolaylaşır. 

Zihinsel olarak esnek olmak ve kalıpsal düşüncelerden kurtulmakta alın çakramızın dengeli çalışmasına önemli ölçüde yardım edecektir. 
Sadece maddeye dayalı bir yaşam biçimi ve ruhsal yaşamı reddetme alın çakramızı bloke ederken ruhsal olarak da bizi besleyecek ve geliştirecek faaliyetlerde bulunmamız alın çakramızın olumlu olarak çalışmasına katkıda bulunacaktır.

7. Taç Çakrası
Kendimizi evrenin merkezinde görmemiz ve evrene sadece kendi bakış acımızdan anlamlar yüklememiz tepe çakramızın dengeli çalışmasına önemli ölçüde engel olacaktır. 
Bir Yaratıcı inancı ve Yaradan’a teslimiyet düşüncesiyle sorunlarımızı sıkıntılarımızı üzerimizde taşımamız yerine Yaradan’a havale etmemiz tepe çakramızın dengeli ve düzenli çalışmasını sağlayacaktır. 

Yaşama açık, canlı ve en önemlisi umudunu asla kaybetmeyen bir bilinçle hayatımızı idame ettirmemiz bize yepyeni pozitif enerjiler verecek ve tepe çakramızın ve ona bağlı olarak diğer çakralarımızın da dengeli çalışmasına yardım edecektir. Umut kavramı tepe çakra için oldukça önemlidir. Her zaman umudunu içinde taşıyan ve canlı tutan insanların tepe çakraların çok daha sağlıklı çalışmaktadır. 

Ölümcül hastalıkları yenen yada onlara yenilen insanların arasındaki en önemli fark da budur. Biri umudunu asla kaybetmezken diğeri kaybetmiş ve hastalığına yenilmiştir.
Evreni bir bütün olarak görmek ve kendimizin de bu bütünün çok değerli bir parçası olduğunu bilmek tepe çakranın dengeli çalışması açısında çok önemli olacaktır. Her birimiz evrende tekiz ve çok önemliyiz. 

Ancak evrendeki diğer tüm canlılarda bizim gibi tek ve çok önemli. Kendi değerimizin algılanmasını istiyorsak önce başka canlıların değerini algılamalı ve onları takdir etmeliyiz. 

Yaşamda bir amaç sahibi olmamız ve amacımızın sadece bizi yada ailemizi değil tüm insanlığın faydasını içermesi de bu çakranın çalışma şekli açısından çok önemlidir.

Kaynak:
Chakra El Kitabı,
S. Sharamon, B. J. Baginski

Eğitim ve seans almak için;
☎️: 0312 803 23 90
???? : +90553 918 4812