Blog Yazılarım
Depresyon Salgını mı var ?.
Makale 1.)
Bu yazı
yarınki Hürriyet gazetesinde Prof. Dr. Osman Müftüoğlu'nun köşesinden...
Bir önceki
"HİÇBİR BİTKİSEL BESİN B12 VİTAMİNİ İÇERMİYOR!"
başlıklı gönderide Sağlıklı Yaşıyoruz® notuna "B12 vermeyenler mutluluk
haplarını çok kolay veriyorlar"diye yazmıştım. Bu da üstüne cuk geldi.
Sağlıklı
Yaşıyoruz Danışma Kurulu Üyesi Psikiyatrist Dr. Mutluhan İzmir Hocamızın
"Antidepresan Tuzağı" ve "Yaramaz Çocukları İlaçlamayın"
kitaplarını okumadıysanız mutlaka okuyun.
Bu girişin
ardından Osman Hocanın yazısını okumaya geçebiliriz.
"DEPRESYONA
yakalananların sayısında biraz artış olsa da bir depresyon salgını filan yok.
Problem
farklı. Sorun bilinçsiz ve gereksiz antidepresan ilaç kullanımı. Bunun da
değişik sebepleri var. İlki basit, sıradan hüzünleri, ufak tefek gönül
kırgınlıkları, keyifsizlik ve mutsuzlukları bile biz doktorların anında “klinik
depresyon” diye damgalamamız. Başkaları da var: Bu riskli ilaçlar doktorlara
danışmadan eş-dost tavsiyeleri ile de kullanılabiliyor. Antidepresan hapların
eczanelerden reçetesiz ve kolayca satın alınabiliyor olmaları da mühim bir
sorun. Daha da önemlisi doktorlarımızın gereğinden fazla antidepresan kullanma
eğiliminde olmaları. Diğer taraftan herhangi bir antidepresan ilacı yazabilmesi
için o doktorun psikiyatrist hadi bilemediniz iç hastalıkları uzmanı olmasına
da gerek yok. Branşı ne olursa olsun her doktor reçetesine bu ilaçları
yazabiliyor. Ayrıca depresyonda tek tedavi yönteminin ilaç yutmak olmadığını da
bilmiyoruz. Oysa sadece psikoterapilerle iyileşebilenler var. Hatta doğal bazı
şifa yaklaşımları (meditasyon, yoga) ya da desteklerle (SAM-e, omega-3, B12,
magnezyum) de basit ve sıradan ruhsal çökkünlüklerle baş etmemiz mümkün. İşte
bütün bunlar yapılmadığı için “dünya antidepresan kullanma şampiyonu” gibi
olduk. Neredeyse her on vatandaşımızdan biri antidepresan hap yutar hale geldi.
Antidepresan ilaçlarının satışları her yıl katlanarak büyüdü. Satışların sadece
son beş yılda % 70 arttığı düşünülürse konunun önemi daha iyi
anlaşılacaktır."
Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/…/depresyon-salgini-mi-var-40522…
Bu ürünü temin etmek için tıklayın:
Makale 2)
DEPRESYON
TEDAVİSİNDE B12 VE MAGNEZYUM ÇOK ÖNEMLİ!
Depresyonun
ortaya çıkış mekanizması ile ilgili birçok hipotez olmasına rağmen tam olarak
bilinmemektedir. Serotonin hipotezi, Pantotenik asit, vitamin B12 gibi vitamin
ve mineral eksiklikleri bu hipotezlerdendir.
Son
yıllardaki çalışmalar beyinin en güçlü uyaran kimyasalı olan glutamatın
etkinliğindeki bozukluğa (NMDA reseptör hipotezi) işaret etmektedir. Glutamatın
etki göstermesi için kullandığu özel bir kapıdır NMDA reseptörü. Bu reseptörün
çalışabilmesi için ortamda magnezyum, kalsiyum, sodyum ve çinko bulunmalıdır.
Magnezyumun sakinleştirici etkisi bu reseptörler üzerinden çalışmaktadır.
Depresyonda
NMDA reseptörlerinde uygunsuz deşarj olmaktadır. Uygunsuz deşarjı düzeltmek
için bir tür kapatıp-açmak gerekmektedir. Ameliyat öncesi hastayı uyutmak için
kullanılan Ketamin kimyasalı işte bu kapatıp-açma işini yapmaktadır. Bu nedenle
de 2012 yılından bu yana tedaviye dirençli depresyonun tedavisinde
kullanılmaktadır. Depresyonun ilaç ile tedavisinde en önemli problem,
antidepresan ilaçların etki gösterebilmesi için 4-8 hafta gibi belli bir süreye
ihtiyaç olmasıdır. Bunun yanı sıra ilaca yanıt vermeyen hastalar da
bulunmaktadır. İşte bu süreç ketamin ile aşılabilmektedir.
Yapılan bir
çalışmada ketaminin etki gösterebilmesi için kan B12 seviyesi yeterli olması
gerektiği görülmüştür. Homosistein, folik asit düzeyleri ile yaş, hastalığın
süresi gibi klinik faktörler açısından uygulamaya cevap verenlerle vermeyenler
arasında bir fark görülmemiş. Çalışmayı yapan araştırmacılar bu sonucu
genelleyerek depresyon tedavisine yanıt alınabilmesi için kan B12 seviyesinin
yüksek olması gerektiğini söylemektedirler.
Prof. Dr. Nazan Uysal Harzadın - Psk. Nurçin Çağlar
Sağlıklı Yaşıyoruz®
Bu ürünü temin etmek için tıklayın:
Kaynaklar:
(1) Ghasemi M, Phillips C, Fahimi A, McNerney MW,
Salehi A. Mechanisms of action and clinical efficacy of NMDA receptor
modulators in mood disorders. Neurosci Biobehav Rev. 2017 Sep;80:555-572. doi:
10.1016/j.neubiorev.2017.07.002. Epub 2017 Jul 13.
(2) F Zorumski P Nagele, S Mennerick, CR Conway,
Treatment-Resistant Major Depression: Rationale for NMDA Receptors as Targets
and Nitrous Oxide as Therapy. Front Psychiatry. 2015; 6: 172.
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC4673867/
(3)
http://www.tandfonline.com/doi/abs/10.1080/13651501.2017.1297834?scroll=top&needAccess=true&journalCode=ijpc20
(4)
https://www.researchgate.net/publication/248705492_Vitamin_B12_Level_may_be_Related_to_the_Efficacy_of_Single_Ketamine_Infusion_in_Bipolar_Depression
Araştırma kaynağı:
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/23846402
Bu ürünü temin etmek için tıklayın:
Makale 3.)
VİTAMİN NOKSANLIĞI
DEPRESYONA SOKAR MI?
OMEGA-3 EKSİKLİĞİ DEPRESYONU TETİKLER Mİ?
Bu yazı bugünkü
Hürriyet gazetesinde Prof. Dr. Osman Müftüoğlu'nun köşesinden... Depresyonun
altında beslenmeden kaynaklanan eksikliklerin yattığını dile getiren bir yazı
olması nedeniyle keyifle paylaşıyoruz.
Osman Hoca da bizim
yıllardır Canan Hocanın önerisiyle kullandığımız; D Vitamini + B12 Vitamini +
Omega-3 takviyelerini öneriyor.
Biz 4 yıldır her gün 3
gram EPA + DHA içeren Omega-3 alıyoruz ve D Vitamini düzeyimizi 100 ng/ml, B12
Vitaminimizi de 800-1000 pg/ml düzeyinde tutmak için çaba harcıyoruz.
Herkese sağlıklı
beslendikleri antidepresansız günler diliyoruz. Her zaman diyoruz ya
"Beslenme yanlışsa ilacın yararı yok, beslenme doğruysa ilaca gerek
yok!"
Sağlıklı Yaşıyoruz®
Bu ürünü temin etmek için tıklayın:
"VİTAMİN
NOKSANLIĞI DEPRESYONA SOKAR MI?
Şu gayet net: D ve B12
vitamini noksanlıklarında depresyona yakalanma ihtimali artıyor. B6 vitamini
noksanlığının da depresyonu tetiklemesi mümkün.
Bizde özellikle D ve
B12 vitamini eksikliği yaygın görülen iki sorun. Belki biraz da bu nedenle
depresyonun sık görüldüğü bir ülke olduk. Bana göre depresyonun belirtilerini
hisseden herkesin gidip bir B12 ve D vitamini ölçümü yaptırmasında fayda var.
OMEGA-3 EKSİKLİĞİ
DEPRESYONU TETİKLER Mİ?
Tetikler! Omega-3
fakirleşmesi ile depresyon arasındaki bağlantı çok iyi bilinen bir ilişkidir.
Beynin yüzde 60’ının yağdan oluştuğu, bu yağların büyükçe bir bölümünü de
omega-3 yağlarının, özellikle de DHA’nın meydana getirdiği dikkate alınırsa, bu
ilişki hiç şaşırtıcı değil.
Zaten böyle olduğu
için ruh sağlığı uzmanlarının çoğu depresyon tedavisinde destek olarak omega-3
haplarından istifade etmeye başladı. Yüksek doz omega-3, hele hele DHA desteği
depresyon tedavisinde önemli bir ek destek sağlayabiliyor.
Doğum sonrasında gelişen ani ve ağır depresyon ataklarının da annedeki omega-3 noksanlığı ile bağlantılı olduğu belirtiliyor.
DEPRASYONA KARŞI OMEGA 3
Maalesef sağlığınızı riske atacak birçok ilaca herhangi bir uzmana başvurmadan kolayca ulaşabiliyorsunuz. Bunların başında depresyon ilaçları geliyor. Arkadaş, dost tavsiyesi ile alınan antidepresanlar sağlığınızı, hatta hayatınızı riske atıyor. Bu ilaçların reçetelerini dikkatle okuduğunuzda karşınıza çıkan karanlık tabloya da dikkatinizi çekmek istiyorum. Kendinizi daha iyi hissetmek, yaşama sıkı sıkı tutunmak ve gündelik hayatın gereksinimlerini yerine getirebilmek için başvurduğunuz bir depresyon ilacının prospektüsünde, ilacın yan etkilerden birinin intihara olan eğilimi artırma olduğunu düşünün. Evet, doğru. Piyasada, intihar eğilimini artırmak gibi ürkütücü yan etkileri bulunan birçok antidepresan mevcut. Hatta bu ilaçların prospektüslerinde şöyle yazar: “Aklınıza sık sık intihar düşünceleri geliyorsa ilacı hemen bırakın. ”Korkutucu değil mi? Hele bir de depresyona girmenizi önleyen, depresyon belirtilerini hafifleten bazı besin maddeleri, tamamen zararsız takviyeler olduğunu ve bunları kullanmak yerine bu ilaçlara başvurduğumuz göz önüne alındığında…
Kendinizi mutlu hissetmek için Omega-3
Yani, diyetinize herhangi bir yan etkisi olmayan bir besini ekleyerek iyileşebilecekken, sizi intihar düşüncelerine sürükleyen bir ilaç kullanmaya teşvik ediyorlar sizi.
Bu ürünü temin etmek için tıklayın:
Bu gıdaların içinde en etkililerden biri Omega 3 besin takviyeleridir. Klinik araştırmalar, farklı ilaç tedavilerine rağmen depresyon belirtileri hafiflemeyen hastalarda bile Omega 3 yağ asitleri takviyelerinin son derece olumlu etkileri olduğunu gösteriyor.
Omega 3 yağ asitleri sinir hücrelerinin sağlıklı bir hücre zarına sahip olmasını sağlar. Hücre zarının başlıca bileşenlerinden birinin Omega 3 olduğu düşünülecek olursa bu hiç de şaşırtıcı değil. Ayrıca bağırsaklarda meydana gelen enflamasyonu giderir ve bağırsak geçirgenliğinin düzenlenmesini sağlar. Tabii ki sağlıklı hücre zarı ve sağlıklı bağırsaklar, sağlıklı ruhsal durum anlamına geliyor.
Ruh sağlığı için Omega-3
Harvard Üniversitesi’nden bilim adamları tarafından 2015 yılında gerçekleştirilen ve bir araştırmaya bu majör depresyon teşhisi konmuş 155 hasta katıldı. Çalışma başlar başlamaz hastaların bir kısmına Omega 3 takviyesi, geri kalanlarına ise plasebo verildi. Ve sekiz hafta sonunda Omega 3 takviyesi verilen grubun ruh durumlarında önemli oranda iyileşme olduğu gözlendi.
Dr. Barry Sears Omega 3 üstüne yaptığı kapsamlı klinik araştırmalarla tanınıyor. Sears, The Omega Zone adlı kitabında, Omega 3 yağ asitleri açısından son derece zengin bir kaynak olan soğuk su balıklarını bol miktarda tüketen Eskimolar arasında depresyon vakasına neredeyse hiç rastlanmadığını yazıyor. Hem de depresyon belirtilerini tetiklediği bilinen güneş ışığının azlığına rağmen! Aynı zamanda son yüz yılda giderek azalan Omega 3 tüketimi ile psikolojik hastalıkların artışı arasında belirgin bir ilişki olduğuna dikkat çekiyor.
Peki Omega-3 yağ asitleri almaya başladıktan ne kadar süre sonra depresyon belirtilerinde bir azalma görebilirsiniz? Depresyondan Alzheimer’a kadar birçok hastalığın tedavisinde yüksek konsantrasyonlarda Omega-3 takviyesi kullanan Sears, bu süre her hastada farklı olsa da, yaklaşık üç hafta sonra olumlu etkilerin gözlenmeye başladığını belirtiyor.
Anksiyete Bozukluğuna Karşı Omega-3
Modern çağın önemli problemlerinden biri de anksiyete bozukluğudur. En az depresyon kadar sık rastlanan bu duygu durum bozukluğu sık sık görmezden gelinir. Bunun en önemli nedeni kaygılanmanın, endişelenmenin normal yaşamın bir parçası olarak algılanmasıdır. Ancak bazı durumlarda normal, mutlu bir hayat sürmeyi imkansız hale getiren durumlarda artık bir anksiyete bozukluğundan söz etmenin zamanı gelmiştir. Klinik araştırmalar Omega-3 takviyelerinin anksiyete bozukluklarında da etkili olduğunu gösteriyor.
Omega 3 besin takviyelerinin ciddi ruhsal hastalıklarda bile etkili olduğunu kanıtlayan en önemli bilimsel araştırmalardan biri ise geçtiğimiz yıl Nature Communications’da yayınlanan çalışma. Bu çalışmanın hedef grubu, şizofreni gibi ciddi hastalıklardan mustarip olan ve ilaç tedavilerinin önemli yan etkilerinin görüldüğü gençlerdi. Hepsi risk grubunda bulunan 13-25 yaşlar arasındaki 81 kişiyi kapsayan araştırmada bir gruba Omega-3 yağ asidi takviyesi diğer gruba ise plasebo verildi. On iki ay devam eden araştırma sonunda Omega-3 takviyesinin sorunu önemli oranda kontrol altına aldığı gözlemlendi.
Uzun lafın kısası, ruhsal sağlığınızı korumanın en kolay ve daha da önemlisi en güvenli yollarından biri düzenli olarak Omega3 besin takviyeleri almaktan geçiyor.
Doğada her derdin devası var. Yeter ki siz nasıl kullanacağınızı bilin.
HORMON DENGESİZLİĞİ
DEPRESYON YAPAR MI?
Yapar! Özellikle
tiroit hormonu eksikliği (hipotiroidi) ile depresyon arasında net ve açık bir
bağlantı var. Ayrıca metabolik sendromlular yani insülin direncine paçasını
kaptıranlar, az da olsa depresyon tehdidi altındalar.
Bunlarda da tekrarlayan reaktif hipoglisemi ataklarının depresyonu tetikleyen
bir sorun olduğu kabul ediliyor. Ayrıca depresyonlularda kortizol seviyelerinin
yüksek bulunması da ciddi ve düşündürücü bir işaret.
Bu ürünü temin etmek için tıklayın:
UYKUSUZLUK DEPRESYONA
YOL AÇAR MI?
Açar! Burada da bir
çeşit “tavuk-yumurta” ilişkisi var. Uykusuzluğun depresyona yol açabileceğini
de, depresyonun uyku bozukluklarının nedeni olabileceğini de çok iyi
biliyoruz.
Özellikle gecenin ortasında ya da sabahın çok erken bir saatinde “pat” diye ve
de “cin gibi” uyanıveriyorsanız, uyku bölünmelerinden, gündüz uyuklamalarından
yakınıyorsanız probleminizin arkasında gözden kaçmış bir depresyonun
yatabileceğini lütfen unutmayın."
ÇOCUKLAR DA DEPRESYONA GİREBİLİYOR
Sadece yetişkinler değil çocuklar da depresyon illetine paçasını kaptırabiliyor. Çocuklardaki belirtiler ise yetişkinlerden biraz farklı oluyor. İşte örnekler...
- Alınganlık
- Kolay sinirlenme
- Kendini beğenmeme
- Konuşmada azalma
- Karar vermede zorlanma
- Ders başarısında düşme
- Sık sık hastalanma
- Gece korkuları
- Alt ıslatma
Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/…/4-muhim-depresyon-sorusu-40523…
Bu ürünü temin etmek için tıklayın:
Makale 4
DEPRESYON BİR VİTAMİNLE TEDAVİ EDİLEBİLİR Mİ?
"Depresyonun pahalı olmayan, kolayca ulaşılabilecek, reçetesiz satılan bir takviyeyle iyileşebileceğini hiç düşünmüş müydünüz? Veya kronik kaygı durumundan, doğal stres azaltıcı maddeler içeren bazı yiyecekleri daha fazla tüketerek kurtulabileceğinizi? Okumaya devam edin şaşıracaksınız ve memnuniyet duyacaksınız.
DEPRESYON GELİŞMESİNİN ALTINDA B12 VİTAMİNİ EKSİKLİĞİ OLDUĞU UZUN ZAMANDIR DÜŞÜNÜLÜYOR.
B12 hayatın temel yapı taşlarından birisi. Ve yıldızlı bir antidepresan. Hepimizin, kırmızı kan hücresi ve sinir hücresi zarı üretmek, DNA'mızın ifadesinin düzenlenmesi ve diğer çeşitli beyin ve vücut fonksiyonlarını yerine getirmek için B12'ye ihtiyacımız var. Beyni ve sinir sistemini korur, dinlenme ve ruh hali döngülerini düzenler ve bağışıklık sisteminin düzgün işlev görmesini sağlar. Ciddi eksiklik durumu sadece depresyona yol açmakla kalmaz, paranoya, sanrı, hafıza kaybına hatta idrar kaçırma, tat ve koku duyularının kaybolması ve en sonunda da beynin fiziksel olarak küçülmesine ve bunamaya yol açabilir.
Bu ürünü temin etmek için tıklayın:
Tıp literatürü bu belirtileri gösteren ve sadece bir B12 iğnesiyle düzelen kişilerin vaka raporlarıyla doludur. Bunların en çarpıcı olan birisinden, 2003 tarihli bir vakadan örnek vermek isterim. Hayatı boyunca vejetaryen olan bir kadında bir buçuk ay süresince sürekli kötüye giden depresyon durumundan sonra sanrılar ve paranoid duygular başlamış, katatoniye (uyanık ve hayatta olmasına rağmen hiç tepki vermemek, donmak) kadar gitmiş belirtiler. Elektroşok ve antipsikotik ilaçlarla tedavi edilmeye çalışılıyormuş ki başka bir hastaneye götürülmüş. Orada B12 seviyesi ölçülmüş ve bir iğne yapılmış. Bundan sonra tamamen iyileşmiş ve başka tedaviye gerek kalmamış.
Toplumun beşte ikisinde ciddi B12 eksikliği olduğu tahmin ediliyor. Bunun nedenleri arasında yetersiz beslenme, disbiyosis (bozulmuş bağırsak florası), PPI türü mide ilaçları ve diyabet ilaçları kullanımı bulunuyor. Vejetaryen ve veganların daha da dikkatli olması gerek bu konuda çünkü B12 en çok hayvansal gıdalarda bulunuyor.
Dr. Kelly Brogan
Özet çeviri: Nurçin Çağlar
Sağlıklı Yaşıyoruz®
Kaynak: http://kellybroganmd.com/cure-depression-with-a-vitamin/?utm_content=bufferd4023&utm_medium=social&utm_source=facebook.com&utm_campaign=buffer
Bu ürünü temin etmek için tıklayın:
Makale 5