Taner Akçakanat - Geçmiş Yaşam Çalışması (Anda Yaşama Çalışması) +90 553 918 4812
Ana sayfa| Hesabım / Üyelik | EN

Blog Yazılarım

Çalışmalar Sonrası

İşlerimizi Daha Fazla Büyütmek İçin Nasıl Bir Enerjide Olmak Gerekir ?


 

MÜŞTERİ BULMAK

Bir katılımcı Esther’e sorar:Ben üç yıldır sizi yakından takip ediyorum ve çekim yasası uygulamasını özellikle iş hayatında uygulayarak sonuç almak istiyorum. Özellikle siz pazarlamanın, iş bulmanın, müşteri bulmanın hakkında çekim yasasıyla bağlantılı bilgiler vermiştiniz ve ben özellikle bu konuda sizden bilgi almak istiyorum.

Esther cevap verir: Direkt bir şeyler söylemeden önce şunu söylemek istiyoruz. İlk adım olarak senin kendinle bir uyumlanma içinde, bir barış içinde olman gerekiyor. Esther devam eder. Şunu söyleyebiliriz. Çekim yasası bir kanundur, yerçekimi kanunu gibidir. Bazen çalışır, bazen çalışmaz gibi bir durum söz konusu  değildir. Her zaman işleyen bir yasadır. Her zaman sizin titreşiminize cevap verir. Çekim yasası her zaman istikrarlıdır. Bazı zaman çalışır, bazı zaman çalışmaz diye bir şey de yoktur. Çekim yasası iki tane önemli noktadan etkilenir. Bir tanesi, sizin sözlerinize, düşüncelerinize, sizin hareketlerinize cevap olarak gelir. İkincisi de sizin isteklerinize karşılık olarak gelir. Bu herhangi bir şeyi pazarlama konusuna gelince, siz bu pazarlama noktasına gelmeden önce zaten istediklerinizi, sizin  istek sepetinize önceden koydunuz. Siz varlıklı olmayı istediniz, siz zengin olmayı istediniz, siz bolluk içinde yaşamayı istediniz. Siz zaten bunları herhangi bir şeyi pazarlamayı düşünmeden önce herhangi bir şeyi tanıtmayı  düşünmeden  önce zaten istek sepetinize koymuştunuz.  Siz bundan önce bütün istediklerinizi istek sepetinize parça parça işlediniz, koydunuz. Zaten siz bir şeyi pazarlamak istediğinizde, bu parçalardan almaya başlıyorsunuz. Bir şeyi pazarlamak ve tanıtmak istediğinizde insanların bunlardan faydalanmasını, insanların bunları bulmasını istiyorsunuz.  Siz insanların bundan faydalanmasını ve bulmasını istiyorsunuz. Siz insanların bundan faydalanmasını ve bulmasını istiyorsunuz. Yani siz bunu tekrarlayarak bu isteğinizin ne kadar güçlü hale geldiğini vurgulamaya çalışıyorsunuz. İsteğiniz güçlü hale geldiğinde sizin bu istek sepetinizdeki istedikleriniz de belirgin hale gelip iyice güçlenmektedir. Siz bu istediklerinizle uyumlu halde misiniz? Zaten sizin müşterileriniz orada mevcut, sizin orda bekleyen müşterileriniz zaten var. İşte birçok insanın pazarlama konusunda anlamadığı da bu. Birçok insan bu uyumlanma noktasının dışında durarak, pazarlama konusunda uyumlanmanın dışındaki taktikleri , yöntemleri uygulayarak zaten uyumlanma dışında olduğu için işe yaramayacak taktikleri kullanıyor. Burada yapılacak şey dışarıda müşteri bulmak değil, zaten siz bu isteği sepete koydunuz ve şu anda sizin işinizle ilgili insanlar sırada bekliyorlar. Size bu konuda gerçekten şaka yapmıyoruz. Asıl soru; SİZ SİZİN İSTEĞİNİZLE NE ZAMAN UYUMLU HALE GELECEKSİNİZ? Size bununla ilgili de şunu söyleyebiliriz: Sizin istediğiniz zaten yapılmış durumda, burada eksik olan bir şey yok. Sizin istediğiniz şeyler şu anda yaratılma durumunda değil. Zaten yaratılmış durumdadır. Sizin yürüttüğünüz pazarlama kampanyaları milyonları çekmek için yaratılan bir kampanya değil, sizin kendinizi bunun içine çekme kampanyası. Bunu yapmanın yolu da bunu yapmanın ne kadar iyi olduğunu, bunu yapmanın ne kadar çekici olduğunu söylemek, bunlardan bahsetmek, zaten istediğiniz şeylerin olduğunu varsaymak ve öyleymiş gibi davranmak, sizin istediğiniz şeylerle ilgili yaydığınız enerjinin , bu istediğiniz şeyler olduğundan dolayı mı bu enerjinizi yaydığınızı yoksa istediğiniz bir şey olduğu için mi veya öyle olduğunu varsaydığınız için mi yaydığınızı bilmez. Sadece sizin yaydığınız enerjiye karşılık verir. Siz bir film veya senaryo için seçilmek üzere giden aktörlere veya bir iş için mülakata seçilmek üzere giden çalışacak kişilere hep şunu söyleriz SİZ ONLARI KONTROL EDİYORMUŞ GİBİ HİSSEDEREK GİDİN deriz. Yani ben ne istediğimi biliyorum ve bu istediğimle olan enerjiyi, olayları dengele gibi bir istekte bulunuyorsunuz evrenden. Siz bir şey yapmaya çalıştığınızda, onunla ilgili ben öyle olduğunu biliyorum tavrı içine girdiğinizde, istediğim şey olduğunda böyle olacak, böyle  hissedeceğim, böyle duygular içinde olacağım diye duygularınızı da katarak bir şeyleri olmuş gibi düşündüğünüzde konuştuğunuzda o zaman istediğinizle uyumlu hale gelmiş olacaksınız.

Katılımcı şöyle devam eder: Bugün farkına vardığım şeylerden bir tanesi de şu: Benim sunduğum ürünleri alan müşterilerin, pozitif taraflarını düşünüp yazmaya başladığımda,..

Esther bu noktada devreye girer: Bu yaptığın şeyin seni nasıl hissettirdiğinin farkında mısın? Kendinizi işin içinde hayal ederken bu harika işin içinde, bu harika fırsatın içinde, bu harika ürünleri sunarken, bu harika müşterilerle buluşurken gibi kelimelerle arkasından da bunları hissederek kendinizi gördüğünüzde bir şeyler hareket etmeye başlar. Siz uyumlu hale geldiğinizde, uyumlu haldeyken durumunuzu ne kadar çok kelime ile takdir ettiğinizde o kadar iyi ama uyumlu olmayan bir pozisyonda ne kadar kelime kullanırsanız o kadar sizi aşağı çeken bir duruma gidersiniz. Bazen insanlar sorar: İstediğimiz şeyle ilgili çok mu detaylı olalım yoksa biz geride durup çok fazla detayda bulunmayalım mı? Siz istemediğiniz bir şeyi hissettiğinizde siz tercih etme kelimesini kullanırsınız ve siz ne istediğinizi net olarak bildiğinizde oraya doğru yönelmeye başlarsınız.Ne kadar güzel bir dünyada yaşıyorsunuz ki istemediğiniz şeyleri görüp oradan tercih ettiklerinizi içinden çıkartıp oraya yönelme şansınız var. Böylece siz aslında mükemmel yaratıcılar haline geliyorsunuz. İstediğiniz şeyleri netleştirip onları hayatınıza geçirme şansını elde ediyorsunuz. Bu aslında inanılmaz güzel bir denge.

Katılımcının bir sorusu var: Aslında anlayıp anlamadığımı test etmek istiyorum. Aslında benim iş ile ilgili sorduğum soruda eksik parça kendimdim. Benim kendimi uyumlamam gerekiyor öyle mi?

Esther cevap verir: Evet size senelerdir öğretilen yanlış bir öğreti var ve siz şöyle diyorsunuz: Ben istediklerimi bir şeyler yaparak elde etmeliyim diyorsunuz. Aslında ben titreşimimi enerjimi istediğim yönde ayarlamalıyım demek yerine bir şeyler yapmalıyım diye kendinizi yönlendiriyorsunuz. Kendi kendinize diyorsunuz ki ben bazı şeyleri kontrol ederek belli şeyleri elde etmeliyim veya uyumlanma içine girmeliyim diyorsunuz. Kontrol etmesi zor olan veya imkansız olan şeyler için çaba harcıyorsunuz. Çoğu insanın eksik olan parçası , tamamlaması gereken kısmı kendileri bu dünyada sadece fiziksel varlık değil aynı zamanda fiziksel olmayan bir kaynağın uzantısı olmalarının farkında olmamaları. Bir sonraki eksik parça ise çekim yasasının onların verdiği enerjiye karşılık vermeleri, bunu anlamamaları. Bir başka kaçırdıkları nokta ise her neyse şu anki konumları bununla ilgili bir şeyler yapabilecekleridir, değiştirebilecekleridir. Ve en önemli nokta ise çevremde olan şeyleri kontrol edemem ama düşüncelerimi, hissettiklerimi kontrol edebilirim tavrına sahip olmak. Ve olan şeylere olan reaksiyonlarımızı kontrol edebileceğimizi bilmek. Bir defa bunu anladığınızda işte o zaman uyumlu hale gelirsiniz. Ve böyle olduğunda dışarıda ne olursa olsun olaylar sizin istediğiniz yönde olmaya başlar.

Katılımcı sorar: Yine pazarlamayla ilgili bir şey sormak istiyorum. Çoğu zaman müşterilere bir fikri anlatmak istediğinizde bir hikaye söylersiniz ve karşıdaki insanda “aa bunlar kulağa hoş geliyor “ gibi şeyler söylerler.

Esther cevap verir: Aslında burada size diyoruz ki siz normal bir pazarlama dünyasında değil, siz titreşimsel bir pazarlama dünyasındasınız. Sizin yaydığınız enerji önemli. Söylediğiniz kelimeler değil sizin yaydığınız enerji önemli. Biz esther’e diyoruz ki siz yeni bir kitap çıkarırken kitabın kapağında ne olduğu, ne yazdığı veya şeklinin nasıl olduğu çok önemli değil aslında.

Esther devam eder: Yine bu sizin öğrendiğiniz yanlış hikayeden kaynaklanıyor siz, karşı tarafı ikna etmek için doğru kelimeleri kullanmak, onlara doğru kelimelerle belli aksiyonlarla belli şeyleri yaptırmakla ikna edebileceğinizi düşünüyorsunuz. Biz de size diyoruz ki tekrar ve tekrar bu dünya titreşim dünyası. Her şey enerjiden ve onun yaydığı titreşimden mevcut. Dolayısıyla karşı tarafa kullandığınız doğru kelimelerden daha ziyade sizin yaydığınız enerji önemli. Ve size diyoruz ki yaptığınız şeye 100% inanmanız lazım. Sizin verdiğiniz ürün ve servise, yaptığınız şeye 100% inanarak bir enerji yaymalısınız. Bunu yaptığınızda insanlar sizin sunduğunuz şeylere gelip yapışmaya başlayacak.  Ve sizde orada olacaksınız.

 

Not: Yukarıdaki yazı Esther Hicks’in seminerinden dinlenerek yapılan bir çeviridir.

Çeviren: Taner Akçakanat


Eğitim ve seans almak için;
☎️: 0312 803 23 90
???? : +90553 918 4812